Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kore'de Ingilizce "takıntısı"

Bu aralar sık sık resmi işler peşinde koşturmam gerekti, dolayısıyla resmi ofislere giriş ve çıkışlarım oldu bolca. Aslında buraya ilk geldiğimden beri farkettiğim bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kore'de İngilizce öğrenimi ve Korece olmayan, Batıdan gelen herşeyin İngilizce olarak algılanması. Kore'de İngilizceyi düzgün konuşuyorsanız size hemen şu soruyu soruyorlar: "Siz Türkiye'de İngilizce konuşuyorsunuz öyle değil mi?" yada Türkçenin varlığını biliyorsa "Siz Türkçenin dışında İngilizce de konuşuyorsunuz Türkiye'de öyle değil mi?" Bu sadece Türklere sorulan bir soru değil, Polonyalı, Hollandalı, Finlandiyalı vb. arkadaşlarımın hepsinin karşılaştığı bir soru. Evet, biz kendi dilimizde konuşmuyoruz, öyle oturup İngilizce konuşuyoruz, Kürtçe konuşuyoruz... Yani Türkiye gerçeğinden o kadar uzak ki bu sorular, ironik geliyor insana bu sorular. "Abi bizim ülkemizde çeşit çeşit insan var ve biz onların kendi ana dillerinde konuşmalarına bi

GKHH-İspanya-Spain-Espana-Granada

Ben küçük şehirleri sevmem, yani sevemedim bir türlü. Şimdi bulunduğum şehir de küçük. İsmi Çunçon (tam uzak doğu adı ama değil mi? Çançinçon...)300.000 kişi yaşıyor yaklaşık olarak. Çevre temiz, insanlar sahipleniyor yaşadıkları şehri, önemsiyor ve temiz kullanıyorlar. Bir çok sosyal ve sportif aktivite yapılıyor yıl içinde. Küçük ama 3 üniversitesi var. Neyse, konuyu dağıtmadan ana temaya geçelim. Yine de ben mutlu değilim, küçük kalıyor, etkinlikler beni tatmin etmiyor, sürekli Seul'e gitmek istiyorum. Orada istediğim herşeye ulaşmam kolay, hatta seçmekte zorlanıyorum zaman zaman. Oldukça gelişmiş bir şehir her anlamda. Fakat, Granada'nın anlamı bambaşka benim için. Orası da küçük bir şehirdi, ama her anlamda yetiyordu bana. Tarihiyle, sosyal-kültürel aktiviteleriyle, canlı-sıcak-neşeli-sevgi dolu insanlarıyla...Ben kendimi hiç yabancı hissetmedim Granada'da. Hatta bazı kelimeleri anlamadığımda insanlar bana tuhaf bakıyordu. Bir keresinde çatı katında kaldığım minik ama

GKHH-Gezgin ruhu

Bu girişi yapmamın tek nedeni aşağıdaki video. Gezmek-görmek ve gezip gördüğüm yerler hakkında bilgi edinmek en zevk alarak yaptığım işler arasında. Farklı kültürleri görmek, farklılığın zenginliğini, tek-tip olmanın ne kadar fakir bir hayat tarzı olduğunu anlamama yardımcı oluyor. Herkesin doğrusu olduğunu ve o doğruları onların doğruları olarak kabul etme olgunluğunu gezip görerek ve okuyarak geliştirdiğimi farkediyorum. Herkesin doğrusu-inancı-sistemi kenine...bana düşen ise bu zenginlikleri anlamak. Değişim kaçınılmaz, her yer bir şekilde, ya kendiliğinden, ya da içinde bulunduğu ilişkiler (güç, kapitalist, sosyalist, teknolojik, global vb.) doğrultusunda değişiyor... çok yazmadan videoyla sizi başbaşa bırakıyorum.

Güney Kore'de eğitim üstüne-Yüksek öğrenim öğrenci ve mezun sayısı

Kore'de eğitim gerçekten çok önemsenen bir konu. Bunun üzerine tarihsel anlamda bir gelişme yazısı yazmak planlarım arasında ve bunun içinde halkın eğitime nasıl yaklaştıklarını da, gerçek hayattan örneklerle açıklamaya çalışacağım. Fakat dikkatinizi hemen çekmek istediğim iki konu var, bir tanesi OECD'nin yaptığı çalışmalara dayanarak, Kore ve Türkiye üzerine iki karşılaştırma yaptım. Bir tanesi Kore ve Türkiye'de Lise sonrası eğitimde mezun sayısı. Ikinci karşılaştırma da iki ülkede üçüncül (yüksek eğitim) eğitimde öğrenci sayısına dair.İstatistikler 1998-2008 yılları arasını kapsıyor. 2010 tahminine göre Türkiye'de 76 milyon insan yaşıyor (https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/tu.html). Kore'de ise 48 miyon civarı (https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/ks.html). [Aşağıda görülen iki grafik de OECD'nin (www.oecd.org)istatistiklerinden yararlanarak oluşturulmuştur.] Bunun ardından Kore'nin gelişimine da