Bu girişi yapmamın tek nedeni aşağıdaki video. Gezmek-görmek ve gezip gördüğüm yerler hakkında bilgi edinmek en zevk alarak yaptığım işler arasında. Farklı kültürleri görmek, farklılığın zenginliğini, tek-tip olmanın ne kadar fakir bir hayat tarzı olduğunu anlamama yardımcı oluyor. Herkesin doğrusu olduğunu ve o doğruları onların doğruları olarak kabul etme olgunluğunu gezip görerek ve okuyarak geliştirdiğimi farkediyorum. Herkesin doğrusu-inancı-sistemi kenine...bana düşen ise bu zenginlikleri anlamak. Değişim kaçınılmaz, her yer bir şekilde, ya kendiliğinden, ya da içinde bulunduğu ilişkiler (güç, kapitalist, sosyalist, teknolojik, global vb.) doğrultusunda değişiyor... çok yazmadan videoyla sizi başbaşa bırakıyorum.
Bu aralar sık sık resmi işler peşinde koşturmam gerekti, dolayısıyla resmi ofislere giriş ve çıkışlarım oldu bolca. Aslında buraya ilk geldiğimden beri farkettiğim bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kore'de İngilizce öğrenimi ve Korece olmayan, Batıdan gelen herşeyin İngilizce olarak algılanması. Kore'de İngilizceyi düzgün konuşuyorsanız size hemen şu soruyu soruyorlar: "Siz Türkiye'de İngilizce konuşuyorsunuz öyle değil mi?" yada Türkçenin varlığını biliyorsa "Siz Türkçenin dışında İngilizce de konuşuyorsunuz Türkiye'de öyle değil mi?" Bu sadece Türklere sorulan bir soru değil, Polonyalı, Hollandalı, Finlandiyalı vb. arkadaşlarımın hepsinin karşılaştığı bir soru. Evet, biz kendi dilimizde konuşmuyoruz, öyle oturup İngilizce konuşuyoruz, Kürtçe konuşuyoruz... Yani Türkiye gerçeğinden o kadar uzak ki bu sorular, ironik geliyor insana bu sorular. "Abi bizim ülkemizde çeşit çeşit insan var ve biz onların kendi ana dillerinde konuşmalarına bi
Yorumlar